Bünyeler yıllar süren mücadelenin sonunda vicdanî ret kavramına yeni yeni alışmıştı ki, gündeme şimdi de “İslami ret” düştü. Ülkenin 63’üncü vicdani retçisi Enver Aydemir öncekilerden farklı olarak ‘laik bir ülkede askerlik yapmayacağını’ açıkladı, böylece aynı zamanda Türkiye’nin ilk İslami retçisi olarak kayıtlara girdi.
Reddin onlarca çeşidinin olduğu Batı’da, dinî inancı gereği askerlik yapmayacağını söyleyenler uzun zamandır var. Nitekim Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu ve Avrupa Parlamentosu vicdani reddi temel insani hak olarak kabul ediyor. Bu arada reddin çeşitlerinden bahsederken, İsrail’de sadece Filistin’le savaşmayı reddeden insanların olduğunu da unutmamak gerekiyor. Vicdani retçiler arasında sayılmasalar da Yehova Şahitleri tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de uzun yıllardır askerlik yapmayı reddediyorlar.
TSK’nın laik seçkinleri
Türkiye’de İslami inancı nedeniyle askerlik yapmayı reddeden ilk kişi olan on kardeşin beşincisi Enver Aydemir, şu anda askerî cezaevinde tutuluyor. Aydemir, 24 aralık tarihinde Boğaziçi Üniversitesi’ndeki ‘Her Türk asker doğmaz’ adlı etkinliğe katılmak üzere yola çıkmış, ancak Kabataş İskelesi’nde gözaltına alınıp cezaevine konmuştu. Enver Aydemir’le ilgili daha fazla bilgi almak için evinin bulunduğu Kocaeli’ye gittik, babası Ahmet Aydemir’le konuştuk.
Baba Aydemir oğlunun hikâyesini bir duvarında üzerinde Arapça harflerle “Her nefis ölümü tadacaktır” ayeti ve Kabe resmi, bir duvarında ise Said-i Nursi de dahil dini şahsiyetlerin resimleri bulunan bir odada anlattı. Hemen arkasındaki vitrin camına da yumruğunu havaya kaldırmış başörtülü bir kadının küçük grafik-resmi iliştirilmişti.
Evli ve iki çocuk babası 33 yaşındaki Enver Aydemir vicdani reddini 2007 yılında açıkladı. Açıklamasında “TSK Seçkinleri laik değerlere dayanarak dini inançlarına karşı hasmane duygular beslediği için” askerlik yapmayacağını söyledi. Baba Aydemir, “Ben de, diğer oğullarım da askerliğimizi yaptık. Ben sözümü geçiremedim. Bürokrat, esnaf arkadaşlarımı devreye sordum. ‘Hayır, dinime aykırıdır’ dedi” diye anlatıyor durumu.
Kırgızistan’da eğitim almış
Babasının verdiği bilgiye göre Enver Aydemir cep telefonu parçaları satan küçük bir dükkân işletiyor. Bir süre Kırgızistan’da üniversite eğitimi gören Aydemir yaklaşık üç yıl da Suriye’de kalmış. Türkçe ve Kürtçe bilen Aydemir sonradan Arapça da öğrenmiş. Kendisi altı yaşlındayken Ağrı’dan göçen bir Kürt aileden geliyor. Ancak Kürt kimliğini değil İslami kimliğini ön plan çıkarak yaşıyor; vicdani reddinin Kürt kimliğiyle hiçbir ilgisi olmadığının altı çiziyor. Din konusunda da hiç bir cemaatle dernekle ilişkisi olmadığı, iki üç arkadaşıyla bu konuları konuştukları belirtiyor.
2007 yılının temmuz ayında evinden polis tarafından alınan Enver Aydemir, Bilecik Jandarma Er Eğitim Tugayı’na gönderiliyor. Zorla askeri üniforma giydirilmeye çalışılıyor. Kendisini ziyarete giden annesi ve eşinden türbanlarını ‘kelebek yapmaları’ (başörtüsü şeklinde bağlamaları) ve pardösülerini çıkarmaları isteniyor. Pardösülerini çıkaramayan kadınlar, Aydemir’in yanına gidemiyorlar. Aydemir bu uygulamadan sonra yaptığı açıklamada “Kararımın ne kadar doğru olduğunu gördüm” diyor.
Bir kedi işkence görse...
Bu süreçte fiziki işkence gördüğünü söyleyen Enver Aydemir dört ay tutuklu kaldıktan sonra, askerî birliğine teslim olması kaydıyla serbest bırakılıyor. İki yıl aradan sonra ise, aralık ayının sonlarında tekrar tutuklanıyor.
Tutuklandıktan sonra oğlunun Maltepe Askerî Cezaevi’nde fiziki işkence gördüğünü, falakaya yatırıldığını, askerî üniforma giymeyi reddetmesi üzerine iç çamaşırlarıyla soğuk bir hücrede bırakıldığını anlatan baba Aydemir “Askerî elbise giymiyorsa, bunun bir cezai müeyyidesi vardır, o verilir; ama işkence insanlığa aykırıdır. Oğlum değil, bir kedi de işkence görse ben karşıyım” diyor.
Baba Aydemir, oğlunun Maltepe Askerî Cezaevi’nde yaşadıklarına ilişkin bir başka çarpıcı ayrıntı daha aktarıyor; dört gün boyunca elleri kelepçeli halde tutulduğunu, kullanma suyu verilmediğini, bu nedenle normalde beş vakit namaz kılan oğlunun elleri kelepçeli halde, duvardaki sıvanın tozuyla teyemmüm etmek suretiyle namaz kıldığını söylüyor.
Oğluna işkence yapılmasını engellemek için aralarında ateistlerin de bulunduğu diğer vicdani retçilerle aynı platformda buluşan baba Ahmet Aydemir, vicdani ret-İslami ret ayrımı konusunda şunları söylüyor: “Vicdan insaniyetin hissiyatıdır. Başağrısı Müslüman’da da
kâfirde de olur, ateistte de komünistte de olur. Vicdan da öyledir. Adam Müslüman değildir, yine vicdanı vardır.”
Babasıyla beraber tüm ailesi, halen Eskişehir Cezaevi’nde tutuklu bulunan Enver Aydemir’in 21 ocaktaki duruşmasını kaygıyla bekliyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder